-er -mez hemen. Bir eylemin diğerinin arkasından hızla gelişini ifade eder.
Лишь только он лёг в постель, как сразу заснул. Yatağa yatar yatmaz hemen uyuyakaldı.
Лишь только она вошла в комнату, как дети бросились ей навстречу. О odaya girer girmez, hemen çocuklar karşılamak için onun üzerine atıldılar.
МАЛО ЛИ, [mala l'i] наречие (разг.)
1. Az mı (разве мало; немало).
• Мало ли видел разных людей. Az mı farklı insan gör düm?
• Мало ли она наделала глупостей. Az mı budalalık etti?
2. Önemli değil, mühim değil (неважно, несущественно). Bir zamir ya da zarfla birlikte kullanılır: кто, что, как, какой, где, когда, куда, зачем ve saire.
Мало ли где мог его встретить. Onu nerede görebileceğim önemli değil.
Мало ли куда ходит брат, он уже взрослый. Kardeşimin nereye gittiği önemli değil, artık büyüdü
МАЛО ЛИ ЧТО [malal'i şto], в знач частицы (разг.)
N'olmuş, ne çıkar; bir anlamı yok, önemi yok (что из того; неважно, не имеет значения).
• - Я ведь просил тебя приехать вчера. - Мало ли что просил, а мне некогда было. - Dün gelmeni istememiş miydim? - İstesen ne çıkar, zamanım yoktu.
• - Тебе пора уезжать - Мало ли что, а я не хочу. Gitme zamanın geldi. - Bir önemi yok, ben gitmek istemiyorum.
|
|
МАЛО ТОГО [mala tavö], в знач. вводного слова
1., hatta ve hatta, dahası var, onun da ötesinde (более того, сверх того). Yazıda virgülle ayrılır.
• Она любила своих детей, мало того, она их боготворила.
Çocuklarını seviyordu, hatta ve hatta onlara tapıyordu.
Он хорошо отдохнул, мало того, он многое повидал. İyi dinlendi; dahası var, çok şey gördü.
МАЛО ТОГО ЧТО [mala tavö şto], в знач. градационного союза
-mekle kalmıyor bir de... -i -yor (кроме того что). İçeriği, bir diğerine kıyasla daha önemli, anlamlı gösterilen cümleyi bağlar.
Мало того что он упал, он ещё весь испачкался. Düşmekle kalmadı, üstünü başını da kirletti.,
Мало того что она пришла сама, она привела с собой двух своих подруг. Kendisi gelmekle kalmadı, iki de ar kadaşını getirdi.
• Мало того что сорняки вредят сами, они ещё служат приютом для насекомых-вредителей. Yabani otlar, zarar vermekle kalmıyor; zararlı haşereler için de barınak oluyor.
МЕЖДУ ПРОЧИМ, [m'ejdu proç'im]
1. в знач. наречия. Laf arasında (не придавая особого значения; попутно).
• К нам зашёл капитан и в разговоре между прочим предупредил, что скоро начнётся качка. Kaptan bize uğ radı ve laf arasında yakında yalpa başlayacağını haber verdi.
2. в знач. вводного слова. Söz açılmışken, aklına gelmişken (кстати; к слову сказать). Он, между прочим, хорошо танцует. Aklıma gelmişken, iyi dans ediyor. Я его, между прочим, давно не видел. Söz açılmışken, onu uzun süredir görmüyorum.
МЕЖДУ СОБОЙ (СОБОЮ), [m'ejdu saboy' (saboyu)]
Birbirlerini; aralarında (друг с другом). Они давно знакомы между собой. Onlar çoktan beri birbirlerini tanırlar.
• Мальчики поровну разделили блоки между собой. Çocuklar, elmaları aralarında eşit olarak paylaştılar.
• Ребята часто спорили между собою. Çocuklar sık sık aralarında tartışıyorlardı.
|
|
МЕЖДУ ТЕМ, [m'ejdu t'em] в знач наречия.
• sırada, о esnada (в это время, тем временем).
• Сели ужинать, между тем подъехала машина, нужно было уезжать. Yemeğe oturdular, o sırada araba geldi; gitmeleri gerekiyordu.
/ А МЕЖДУ ТЕМ. Halbuki, oysa (а на самом деле).
• Ты мало занимаешься, а между тем приближаются экзамены. Az çalışıyorsun; oysa sınavlar yakla şıyor.
МЕЖДУ ТЕМ КАК, [m'ejdu t'em kak] союз сопоставительный.
Bu duruma karşın, buna karşın, -e karşın (в то время как; тогда как). Ana cümleyle yan cümlenin eylemlerinin karşılaştırılması durumunda yan cümleyi bağlar.
• Он как будто смутился, между тем как его товарищ был совершенно спокоен. Arkadaşının bu duruma karşın sakin olması onu kuşkulandırdı.
• Они давно не виделись, между тем как раньше встречались каждый день. Önceden her gün buluşmalarına karşın, uzun süredir görüşmüyorlar
МЕНЬШЕ ВСЕГО [m'en'şı fs'ivö], в знач. наречия.
En az, hemen hiç (совсем не). Olumsuzluk ifade eder.
Он был очень молод и меньше всего походил на учителя. Çok gençti ve öğretmene en az benzeyen oydu.
Его меньше всего интересовала поэзия. Onu en az ilgilendiren şey şiirdi
МОЖЕТ БЫТЬ, БЫТЬ МОЖЕТ, [mojıt bit', bıt'-mojıt] в знач. вводного слова.
1. Belki, bir ihtimal (возможно, вероятно). Hikâye cümlelerinde kararsızlığı ya da bir varsayımı ifade eder. Yazıda virgülle ayrılır.
• Брат может быть, скоро приедет. Kardeşim belki ya kında gelir
• Пойдём скорее, может быть ещё успеем на автобус. Daha hızlı yürüyelim, belki otobüse yetişi riz.